Aligül, 22 Ocak 2010


Çocukken cinsel istismara uğradığım o yazı yıllarca unutmaya çalıştıktan sonra hatırlamak isteyince “hangi yılda oldu”, “kaç yaşındaydım” tam olarak hatırlayamadım. Dedektif gibi aklımda kalan anıların izini sürmek zorunda kaldım. O yaz’ı unutmayı başarmışım demek ki. Fakat bu başarı bir işe yaramadı. Bu olay en  beklenmedik yerlerde karşıma çıktı. “Lezbiyen miyim? Evet lezbiyenim. Bu yüzden mi? Hayır değil. O zaman devam.” (Lambdaistanbul’un Eşcinsel ve Biseksüellerin Sorunları kitabında sayılar konuşuyor.) Üç sene öncesi: “transım galiba bu yüzden mi? Hayır değil.” Bir süre bu sorularla nasıl baş edeceğimi bilemedim. 


Geçmişin kara bulutlarıyazımda bahsetmişim ama o zaman bile bir “savunma” yazısı yazmışım. Artık kendimi gayet iyi biliyorum. O olaya kadar ben erkek çocuğuydum, o olaydan sonra kız çocuğu olduğumu düşündüm. Ailemin sözde “beni koruması”, ergenlik döneminde bedenimin geçirdiği değişim ve bu dönemde ailemin bana olan davranışlarının tamamen değişmesi bende “kadın olduğum için bu oldu ve şimdi bana değişik davranıyorlar” hissiyatını yarattı. Tabii ki, bu kadın /erkek olarak ayrılan dünyada erkek olduğuma dair sağlam hikaye bulmak ve insanlara sunmak zorunda kalıyorum.Yaptırana bak! 

Sadece bu olsa iyi! Nasıl oldu bilmiyorum ama bir arkadaşımla kadınlara olan ilgimi konuşurken kadınlarla seks içeren bir ilişki kuramadığımı fark ettik/m. Arkadaşlık dışında (ki benim için bu seks içermeyen bir şeydi) seksi içeren bir ilişkiden kaçtığımı fark ettik. Hala da en fazla yapabildiğim öpüşmek. Bana cinsel yakınlık duyan olduğunda ya ondan kaçıyorum ya da onun benden uzaklaşması için kötü davranıyorum.

Tabii ki seks yapamayışımda tek bir neden söz konusu değildir. İster lezbiyen olarak tanımladığım zaman olsun, ister trans erkek hem dışarıdan (yakışıklı/güzel, şişman/zayıf, seksi/seksi değil) hem içeriden bir beden algım var/dı. Kadın veya erkek olarak kendini seksi hissetme veya hissetmeme durumu söz konusu/ydu. Bedenimin bazı bölümlerinden (mesela memelerimden) hoşlanmamam karşımdakiyle nasıl bağlantı kuracağımı veya onun benimle nasıl bağlantı kuracağını etkiliyordur.

Bu olayla tamamen yüzleşemediğimi, geçenlerde cinsel istismarı konu alan bir filmiseyrettiğimde fark ettim. En dibe oturmuşum kaçamadım (ki o güne kadar bu tür çağrışımlardan/yüzleşme ihtimallerinden hep kaçmıştım). Birebir ne yaşandıysa karşımdaydı. En çok sarışın çocukla özdeşleştirmiştim hikayemi ama diğerinden de izler yok değildi. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Önce engel olmaya çalıştım, sonra bıraktım aksınlar. Film bitti ama ben filmin hatırlarttığı duygulardan çıkamadım. Yine yalnız, güvensiz hissediyordum. Sol yanımda oturan kadın ağlamış gözlerimi görünce “bir şey yok” diyen hareketiyle beni rahatlatmaya çalıştı. Sağımdaki kadın ise ne yapacağını bilemedi. Kim bilir. Filmden çıkınca yakın birine sarılma ihtiyacı duydum. Sarıldım da. İyi geldi .

Aslında bu olay hayatımda çok az yer kaplaması gerekiyor. Fakat bu şiddeti, bu karmaşık ama bir o kadar da acı veren olayı o kadar uzun süre içimde tutmuşum ki beni zehirlediğini fark etmemişim.  Zehirden kurtulmanın zamanı geldi…


Filmin adı: Mysterious Skin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir